HİZMETLERİMİZ

Boşanma Davalarına Delil Toplama Hizmetleri

Boşanma Davalarına Delil Toplama 

Sayın okurumuz aile hukukumuzu düzenleyen 4721 sayılı Türk medeni kanununda 6 ana başlık altında boşanma nedenleri açıkça belirtilmiştir. Belirtilen nedenlerin her birisini veya bir kaçını boşanma gerekçe göstererek eşinize karşı boşanma davası açabilirsiniz. Ancak boşanma nedeni olarak göstermiş olduğunuz boşanma gerekçenizi mutlaka delillendirmek gerekir. Boşanma mahkemesinin görüldüğü mahkemeye sunulan delillerle (The evidence presented to the court where the divorce court was seen) boşanma nedeninizi davanızın görüldüğü mahkemenin hâkimi huzurunda ispatlayarak eşinizden boşanabilirsiniz. İnsanlar arasında evlilik kurumu tesis edildikten sonra ilerleyen günler içerisinde herhangi bir nedenden dolayı son bulabilmektedir. Oysaki taraflar evlilik birliğini tesis etmeden önce yapacakları evliliğin uzun ömürlü olması için birçok plan program yaparak evliliklerinin uzun yıllar sürmesini umut etmektedirler. Ancak olumsuz yaşam koşulları, çekilen ekonomik sıkıntılar, sadakatsiz davranışlar, aile büyükleriyle anlaşmazlık, cinsel tercih ve diğer benzeri nedenlerden dolayı eşler boşanma kararı alarak eşlerine karşı boşanma davası açmaktadırlar.

İnsanlar eşlerine karşı boşanma davası açtıklarında her şeyin biteceğine sorunları çözümleneceğine inanmaktadırlar. Ancak eşe karşı boşanma davası açıldığında birçok sorun problem ve zorlu bir süreç henüz yeni başlamakta oluyor. Bu sorunların başında eşlerinin gerçek yüzlerini tespit eden eşlerin bu hususu mahkemede hâkim karşısında ispatlamak gelmektedir. Bu nedenle eşine karşı boşanma davası açmak isteyen taraf öncelikle elle tutulur, gözle görülür, delilleri temin ederek eşine karşı açacağı boşanma davasını bu delillere dayandırarak açması gerekmektedir. Ülkemizde uygulanan hukuk sisteminde delillerin önemi oldukça büyüktür. Ancak günümüzde insanlar bu delillerin önemini tam olarak bilmemektedir. İnsanlar öncelikle Türk medeni Hukukunda belirtilen 6 adet boşanma sebebinin delillerinin neler olduğunu bu delillerin mahkemeye hangi aşamada sunulacağı bilgilerine sahip olmalıdır. Çünkü eşleri ile evlilik birliğini devam ettirirken eşlerinin birçok hal, hareket ve davranışın boşanma sebeplerinden sayılan ağır kusurlardan birisinin olabileceğini bilmemektedir. Bu nedenle firmamızın 20 yıllık tecrübelerinden ve firma avukatlarımızın geçmişteki boşanma davası tecrübeleri ve Türk Medeni Kanunu bilgi birikimlerinden edindiğimiz bilgileri sizlerle aşağıda paylaşıyoruz. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda belirtilen 6 adet boşanma sebebini ve bu sebeplerin delilleri neler olabileceği;

I. Zina

MADDE 161.- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

AÇIKLAMA:
Günümüzde boşanma istatistikleri incelendiğinde sadakatsiz davranışlar sergileyerek aldatma eylemini gerçekleştiren kişilerin boşanma oranları ilk sıralarda olduğu görülmektedir. Zina (Aldatma) medeni kanunumuzda tam kusur sayılarak birinci dereceden boşanma sebebidir. Medeni kanun da bulunan 161. madde içeriğindeki aldatma eyleminin ispatlanabilmesi için Sayın hukukçularımız elle tutulur gözle görülür şüpheden uzak kesin inandırıcı delillere itibar ederek boşanma yönünde hüküm vermektedirler. Bu nedenle aldatmayı ispat edebileceğiniz deliller kesin inandırıcı ve net deliller olması gerekir. Eşe karşı açılacak olan boşanma davasında eşin aldatma eyleminin tespiti ve delil toplama çalışması boşanma davası öncesi yapılmasının önemi çok büyüktür.

İnsanlar eşlerine karşı açacakları veya açmış oldukları boşanma davasının görüldüğü mahkemede eşlerinin kendilerini aldattığını kesin olarak ispatlayabilmeleri için eşinin cinsel birliktelik yaşadığı kişiden hamile kalması ve bu çocuğun dünyaya gelmesi durumunda doğum sonrası yapılacak olan DNA testi ile aldatma eylemi kesin olarak ispatlanabilecektir. Ayrıca aldatma eylemini gerçekleştiren kişilerin cinsel birliktelik anını kamera veya fotoğraf makinesi ile hukuka uygunluk karinesi gözetilerek kayıt altına alınması durumu da aldatma eylemini ispatlayan kesin delillerden sayılmaktadır. Ancak insanlar gayri ahlaki davranış biçimi olan aldatma eylemlerini gizleyerek kapalı kapılar ardında gerçekleştirdikleri için böyle bir kaydın alınması oldukça zor hatta imkânsızdır. Böyle bir kaydın alınması mümkün olsa da elde edilen kayıtların özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşup oluşmadığı da tartışılır bir durumdur. Bu nedenle aldatma eylemi ispatlanabilmesi için destekleyici yan delillere ihtiyaç duyulmaktadır. Aldatma eyleminin doğrudan ispatlanabilmesi için insanların özel hayatlarının gizliliğini ihlal etmeden ve insanların özel yaşam alanlarına girmeden hukuka uygun olarak elde edilen delillerle aldatma zina eylemini ispatlayabilirsiniz.

Dolaylı yollardan ulaşabileceğiniz aldatma eylemini ispatlayacak deliller çok ve değişkendir. Eşin karşı cinsle günlük yaşam alanının dışında hayatın olağan akışına aykırı biçimde fiziki aktivite içinde bulunmaları da aldatmanın varlığı için oldukça güçlü maddi delillerdir. Bu nedenle aldatma eylemin varlığını ispatlayacak kişi eşinin karşı cinsle yaşadığı cinsel ilişkiden kaynaklanan cinsel ilişki ile bulaşan kalıtımsal ya da tedavisinin zor olduğu bulaşıcı bir cinsel hastalıklardan birisine yakalanması, eşin günlüğüne kendi el yazısı ile yazdığı duygusal yazılar, eşin yine kendi el yazısı ile sevgilisine yazdığı duygusal içerikli mektupları, eşin sevgilisi ile yaşamın olağan akışına aykırı sıklıkta yaptığı telefon konuşmaları, eşin sevgilisi ile cep telefonundan yaptığı SMS mesajlaşmalarının sıklığı veya elde edilirse mesajların içeriği, eşin internet ortamında sosyal paylaşım web sitelerinde karşı cinsle yaptığı sohbet yazışmaları ile karşı cinsle yapılan e-mail yazışmalarının sıklığı ve elde edilirse duygusal olan içerikleri, eşin karşı cinsle otelde aynı odada kaldığını ispatlayan otel kaydı imzalı konaklama belgesi otel faturası, ulaşılırsa otelin kamera kayıtları, eşin karşı cinsle birlikte gittikleri restoran, kafeterya, kafe, bar, disko, sinema, yüzme havuzu, sauna, spor salonu, çeşitli spor aktivitelerinin yapıldığı kapsamlı spor kompleksi,  plaj, ormanlık alan, park, deniz kenarı ve her türlü eğlence mekânlarında hukuka uygun elde edilmiş samimi fiziki temasların içinde yer aldığı fotoğraf ve video kayıtları boşanma davalarında aldatma eylemi ve sadakatsiz davranışları ispatlayacak deliller olarak kullanılabilir.

Ancak bu delillerin zaman aşımı ve süreleri vardır. Aldatmaya dayalı dava açma hakkı olan eş boşanma sebebini öğrenmesinde başlayarak 6 ay içinde boşanma davası açması gerekir. Ayrıca her halde aldatma (zina) eyleminin üzerinden 5 yıl geçmesi durumunda aldatılan eşin dava hakkı düşmektedir. Bu husus kanun maddesinde kesin olarak belirtilmiştir. Ayrıca aldatılan eş eşini affetmesi durumunda dava hakkı ortadan kalkmaktadır. Aldatma eyleminden sonra eşini affeden tarafın elindeki aldatmaya dayalı her türlü delil yok sayılmaktadır. Ancak affedilen eş affedildikten sonra aldatma eylemini tekrarlaması durumunda aldatılan eş tekrar dava açma hakkını elde eder ve bu durumda yukarıdaki zaman müeyyideleri tekrar geçerlilik kazanır.

II. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış

MADDE 162.- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.

Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.

Affeden tarafın dava hakkı yoktur.

AÇIKLAMA:
Anayasamızın ‘Ailenin Korunması’ başlıklı 41.maddesi; ‘Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.’ şeklindedir. Anayasamızda da açıkça belirtildiği üzere toplumun temelini aile oluşturmaktadır. Toplumumuzda da aile yapısı kutsal kabul edilmekte ve aile kurulması ve kurulan ailenin devamı için aile büyükleri ve çevre büyük bir toplumsal baskı ve yaptırımlar uygulamaya çalışmaktadır. Bir kızın gelinliği ile çıktığı eve ancak kefeni ile dönebileceği anlayışı da aileye verilen önemden kaynaklanmaktadır. Ülkemizin birçok yerinde sadakatsizlik bir ölüm nedeni olarak görülmekte ve töre cinayetleri işlenmektedir. Sosyolojik açıdan büyük öneme sahip aile kurumuna; Anayasamız, kanunlarımız, örf ve adetlerimiz büyük önem vermiştir. Ailenin korunmasını devletin görevleri arasında sayılmış ve bu kurumu azami derecede koruması hedeflemiştir. Ailenin korunması kapsamında son dönemlerde TBMM de ciddi kanun tasarıları hazırlanarak yürürlüğe girmiştir. Ve hala bu konu üzerinde çalışmalar devam ettirilerek bazı yeni kanunlar üzerinde çalışılmaktadır.

Ailenin temeli ise evlilik müessesesi ile atılmaktadır. Evlilik; ayrı cinse mensup kişilerin, tam ve sürekli bir hayat ortaklığı kurmak üzere, hukukun aradığı koşullara uygun olarak birliğinin mutluluğunu sağlama, sadakat gösterme, yardım etme ve her zaman dayanışma içerinde olma, müşterek çocukların bakım ve yetiştirilmesi yükümlülükleri altına girerek müşterek bir yaşam kurmak amacıyla birleşmeleridir. Ancak günümüzde eşler arasında çeşitli nedenlere dayalı geçimsizlikler ortaya çıkmakta ve eşler birbirlerine cebir şiddet uygulayarak fiziki zararlar vermektedirler. Bu zararlar bazen ileri boyutta olup eşin canına kast etmeye kadar gidebiliyor. Bu durumda medeni kanunumuzun 162. maddesine göre boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir.

Bu nedene dayalı boşanma davası açıldığında sayın mahkeme hâkimi hüküm kurabilmesi için zarar gören tarafın karakolda adli tıp kurumunda ve sağlık kuruluşunda düzenlenen belgelerini inceleyerek cana kast durumunun gerçekliği ve ciddiyetine göre karar verir. Bu nedenle canına kast edilen bir kişi başından geçen olayı öncelikle olayın yaşandığı yerin karakoluna müracaat ederek durumu yetkililere bildirmelidir. Yetkililerin yönlendirmesi ve sevki ile de ilgili sağlık kuruluşlarına müracaat ederek raporlarını tanzim ettirmelidir. Bu işlemler olayın yaşandığı tarihte yapılmalıdır. Yaşanan olayın üzerinden zaman geçmesi olayın yaşandığına dair inandırıcılığını yitirdiği için bu yönde kayıt altına alınmadan ileride belirteceğiniz beyanlarınızın inandırıcılığını yitirdiğini sakın unutmayın. Eşiniz sizin canınıza kast ettiğinde sizin eşinizi affetmeniz durumunda kanunun maddesinde de belirtildiği gibi eşinize karşı boşanama davası açma hakkınız kalmamaktadır.

Ailenin korunması ve kadına karşı şiddet şiddetin önlenmesine dair 6284 numaralı kanunun bazı ilgili maddelerini sizlerle paylaşıyoruz. Koruyucu ve Önleyici Tedbirlere İlişkin Hükümler Mülkî amir tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları

MADDE 3 – (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere mülkî amir tarafından karar verilebilir:

a) Kendisine ve gerekiyorsa beraberindeki çocuklara, bulunduğu yerde veya başka bir yerde uygun barınma yeri sağlanması.

b) Diğer kanunlar kapsamında yapılacak yardımlar saklı kalmak üzere, geçici maddi yardım yapılması.

c) Psikolojik, meslekî, hukukî ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi.

ç) Hayatî tehlikesinin bulunması hâlinde, ilgilinin talebi üzerine veya resen geçici koruma altına alınması.

d) Gerekli olması hâlinde, korunan kişinin çocukları varsa çalışma yaşamına katılımını desteklemek üzere dört ay, kişinin çalışması hâlinde ise iki aylık süre ile sınırlı olmak kaydıyla, on altı yaşından büyükler için her yıl belirlenen aylık net asgari ücret tutarının yarısını geçmemek ve belgelendirilmek kaydıyla Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden karşılanmak suretiyle kreş imkânının sağlanması.

(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a) ve (ç) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde mülkî amirin onayına sunar. Mülkî amir tarafından kırk sekiz saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar.

Hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları

MADDE 4 – (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki koruyucu tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:

a) İşyerinin değiştirilmesi.

b) Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi.

c) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması.

ç) Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi.

Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları

MADDE 5 – (1) Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir:

a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması.

b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi.

c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması.

ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması.

d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması.

e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi.

f) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi.

g) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi.

ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi.

h) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması.

ı) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması.

(2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde hâkimin onayına sunar. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar.

(3) Bu Kanunda belirtilen tedbirlerle birlikte hâkim, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre velayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar vermeye yetkilidir.

(4) Şiddet uygulayan, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla hâkim, şiddet mağdurunun yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

III. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme

MADDE 163.- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.

AÇIKLAMA:
Medeni Kanunumuzun 163. maddesi Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme bu kanun maddesi gerekçe gösterilerek boşanma davası açılabilir. Ancak eşin maddede belirtilen sebeplerin birisi veya her ikisini ispatlayarak boşanma davası açması gerekir. Tanık beyanlarına dayandırılarak 163. madde gerekçe gösterilip açılan boşanma davalarının büyük çoğunluğu ret edilmektedir.

Günümüzde insanlar evlilik birliği içerisinde bazen ekonomik nedenlere dayalı bazen nefislerine yenik düşerek yüz kızartıcı küçük düşürücü suç işlemektedirler. Küçüklükte görülen fiziki ve psikolojik baskı irade zayıflığı arkadaş ve çevre faktörlerine bağlı olarak ta birçok insan evlendikten sonra uyarıcı ve uyuşturucu, alkol ve benzeri keyif verici maddeler kullanarak kendilerine ve ailesine yakışmayan uygunsuz yakışık olmayan işlerde çalışarak, doğanın olağan akışına aykırı cinsel birliktelikler yaşayarak haysiyetsiz yaşam sürmektedirler. Bu durum diğer eşin evliliğini ve hayatını yaşanmaz kılıyorsa eşinin haysiyetsiz yaşam sürdüğünü delillerle mahkeme huzurunda ispatlayarak eşten boş anılabilir.  13. madde gerekçe gösterilerek açılacak olan boşanma davası için öncelikle eşin haysiyetsiz yaşam sürdüğünü veya yüz kızartıcı küçük düşürücü bir suç işlediğini mahkeme huzurunda delillerle ispatlamak gerekir.

IV. Terk

MADDE 164.- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

AÇIKLAMA:
Terke dayalı Boşanma Davası açmak için öncelikle terk şartları oluşması gerekmektedir.

1 Terk Kavramı

TMK md.164 :”Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.

Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.

Terk, bir eşin birlikte yaşanan ortak hayattan ayrılmasıdır. Bu sebeple müşterek evde yaşamaya devam ederken dargın durmak, cinsel ilişkiden kaçınmak ve benzeri sebepler terk olarak değerlendirilmediğinden terk olarak kabul edilmez.

Terk, mutlak boşanma sebeplerindendir; hâkimin terk yüzünden ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelip gelmediğini konusunda hiçbir araştırma yapmaz.

2 Terk Nedeniyle Boşanma Davası Açılmasının Şartları

Medeni Kanunumuz, terkin bir boşanma sebebi olması için aşağıdaki şartları aramaktadır:

a.  Evlilik Birliğinden Doğan Yükümlülükleri Yerine Getirmemek Amacıyla Ortak Hayata Son Verme

Eş ya evlenmenin kendisine yüklediği vazifeleri ifa etmemek amacıyla ortak hayatı terk etmiş olmalıdır yahut evden bu amaçla ayrılmış olmamakla birlikte haklı bir sebep yokken eve dönmemelidir.

Terk, kusura dayanan bir boşanma sebebidir. Bu sebeple, bir yere iş için giden eş; hastalığı sebebiyle hastaneye yatan, askere giden eş bakımından terk sebebiyle boşanma davası açılması söz konusu olmaz. Ancak terkten başka bir amaçla evden ayrılan eş, daha sonra haklı bir sebep olmaksızın eve dönmezse terk gene gerçekleşmiş olur.

Kocanın karısını evden kovması, eve almaması halinde  karı değil koca ortak hayatı engellediği için terk konumunda sayılır. Aynı şekilde ortak hayatı sürdürmeye elverişli ev kurmayan koca için de terk hükümleri uygulanabilir. Buna karşın kocanın seçtiği, ortak hayatı kurmaya elverişli, bağımsız eve gitmeyen kadın terk etmiş sayılır. Yargıtay, seçilen evin ortak hayatı kurmaya elverişli olmaması halinde bu eve gidilmemesini haklı sebep saymıştır.

Kanuna göre, boşanma davasının açılmasıyla eşler ayrı yaşama hakkı elde etmiş olur. Bu suretle evden ayrılan eş aleyhine terke dayanan boşanma davası açılmaz. Bunun gibi, diğer eşin rızasıyla ayrı yaşama halinde de terk sebebiyle boşanma davası açılamaz.

b.  Terkin En Az Altı Ay Sürmüş Olması

Eşlerden birinin ortak hayata son vermek amacıyla ve evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemesi halinde, terk edilen eş hemen boşanma davası açamaz. Boşanma davasının açılabilmesi için ayrı yaşamanın en az altı ay sürmüş ve devam etmekte olması şartı bulunmaktadır. Bununla birlikte altı aylık süre içerisinde sırf süreyi kesmek için arada eve dönmüş olmak süreyi kesmez, ancak samimi eve dönüşler süreyi keser. Aynı eş bir süre sonra tekrar ortak konutu terk ederse bu tarihten itibaren yeni bir altı aylık süre işlemeye başlar. Yeniden terk hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir.

Terkin uzun süredir devam etmesi dava hakkını etkilemez. Dava bir hak düşürücü süreye tabi değildir.

c. İhtar Gönderilmiş Olması

Boşanma davası açılabilmesi için terk halindeki eşe terk olayını izleyen dördüncü ayın sonunda, iki ay içinde eve dönmesi için hâkim tarafından ihtar gönderilmiş ve eş bu ihtara rağmen eve dönmemiş olmalıdır. Dört aylık sürenin son gününün tatile rastlaması halinde süre uzamaz, her türlü tatil günleri dört aylık süreye dâhildir. Buna göre terk nedeniyle boşanma davası ancak en erken altıncı ayın sonunda açılabilecektir. İhtarda süre belirtilmemişse ihtar sonuç doğurmaz. İhtar için yetki kuralı aranmaz. İhtarın yapılması herhangi bir mahkemeden istenebilir. Terk halindeki eşin adresi bilinmiyorsa ihtar ilan yoluyla yapılabilir. Hâkim, ihtarın yapılması için herhangi bir araştırma yapmaz, ihtarın haklı olup olmadığı dava sırasında incelenir. Ancak, ihtar için yapılan başvuruda henüz terk süresinin altı ayı doldurmadığı anlaşılıyorsa talep reddedilmelidir.

İhtarla ilgili itirazlar boşanma davası ile birlikte incelenir. Bunun gibi, ihtar gönderilmesi kararı temyiz de edilemez. İhtar için gerekli şartların bulunup bulunmadığı veya ihtarın samimi olarak ortak hayatı kurma arzusu ile yapılmadığı gibi itirazlar boşanma davası görülürken ileri sürülür. Bu suretle terk eden eş, terk etmekte değil dönmemekte haklı olduğunu ispat etmelidir, aksi halde boşanmaya karar verilebilir. Yukarıdaki şartların gerçekleşmesi halinde terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı doğar. Şartların tamam olduğunun hâkim tarafından tespiti halinde boşanmaya karar verilmesi için artık evliliğin çekilmez hale gelip gelmediği araştırma konusu değildir. Şartlar gerçekleştikten sonra eşin ortak hayata dönmüş veya dönme talebinde bulunmuş olması dava hakkına etki yapmaz. Bununla birlikte terk nedeniyle açılmış davada davalının davayı kabul beyanı sonuç doğurmaz. Hâkim şartların mevcut olup olmadığını araştırmak zorundadır.

d. İhtarın Samimi Olması 

Yargıtay, ortak konutun ihtar istek tarihinden en az 4 ay önce hazır edilmesi ve eşin yol giderlerinin de konutta ödemeli gönderilmemesini ihtarın samimi olmaması olarak değerlendirmekte ve geçerli kabul etmemektedir. Yine, gönderilmiş olan yol giderinin yetersiz oluşu da ihtarın geçersiz olması sonucunu doğurur. Bunun gibi eşler arasında bir ceza davası mevcutken kocanın ihtar göndermiş olması, ihtar kararında anahtar yerinin gösterilmemiş olması, eşini döven kocanın bu olayların etkisi geçmeden ihtar göndermesi durumlarında ihtarı samimi kabul edilmemiştir. İhtarın gönderilmesi, ihtardan önce yaşanan olayların ihtarı gönderen eş tarafından hoş görüldüğü ve affedildiği anlamına gelir. İhtardan sonra artık, önceki olaylara dayanarak boşanma davası açılamaz.

V. Akıl hastalığı

MADDE 165.- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.

AÇIKLAMA:
Akıl hastalığına dayalı boşanma maddesini sadeleştirerek açmak gerekirse bu kanunun gerekçesinde kanun koyucu eşin yakalandığı akıl hastalığını ve boşanmanın hangi koşullarda gerçekleşeceğini açıklamaktadır. Kanun koyucu yakalanılan akıl hastalığının en az üç yıl devam etmesi ve bu durumun eşler arasındaki müşterek hayatın devamını diğer sağlıklı olan eş için çekilmez bir hâle getirmesi böylelikle eşi dayanılmaz hayat şartları altında bırakmanın adil olmayacağı gerektiğini açıkça belirtmiştir. Ayrıca eşin yakalandığı akıl hastalığın tedavisinin mümkün olmaması akıl hastalığına yakalanan eşin hastalığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi koşuluyla boşanma davası açılabileceği hükme bağlanmıştır. Bu şartların oluşması durumunda boşanma davasının görüldüğü mahkeme hâkimlerince boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir. Ayrıca eşin yakalandığı akıl hastalığı gibi önemli bir konuda herhangi bir bilirkişi raporu ile yetinilmeyip, resmî sağlık kurulu raporunun alınması kanun koyucu ve Yargıtay’ın içtihatlarında esas alınarak bu husus ana unsur olarak benimsenmiştir.

VI. Evlilik birliğinin sarsılması

MADDE 166.- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı  hükmü uygulanmaz.

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

AÇIKLAMA:
Medeni kanunumuzun 166. maddesi olan evlilik birliğinin temelden sarsılması boşanma davalarında en yaygın gösterilen boşanma gerekçelerinden birisidir. Evlilik birliğinin temelden sarsılması eski medeni kanunumuzda şiddetli geçimsizlik olarak tanımlanmaktaydı. Her ne kadar kanun ve madde numarası değişse de boşanmaya konu olan nedenler değişmemektedir. Boşanma nedenleri arasında en kapsamlı olan 166. maddeye dayandırılarak açılan boşanma davalarına konu olan gerekçeler bölge mahkemelerinde görülen boşanma davalarında boşanma yönünde hüküm verirken gerekçe gösterilen ve Yargıtay ın ilgili hukuk dairelerince 166. madde kapsamında değerlendirilerek kabul gören bazı boşanma sebeplerini aşağıda sizlerle paylaşıyoruz.

Evlilik Birliğinin Temelden Sarsılmasına Bağlı Boşanma Nedenleri

Eşine cebir ve şiddet uygulamak, Eşini küçük düşürmek, Kötü yolda olmakla suçlamak, Başkaları ile ilgilenmekle suçlamak, Eşini devamlı küçümsemek, Eşine tükürmek, Eşine iftira etmek, Eşini toplum içinde aşağılamak, Sapkın cinsel ilişkilere  girmek, Bilinçli olarak eşini cinsel ihtiyaçlarını karşılamamak, Eşini beğenmediğini söylemek, Eşinin fiziki özellikleri ile alay etmek, Hırsızlıkla suçlamak, Aile sırlarını ifşa etmek açıklamak, Sadakatsizlikle suçlamak, Sapık ilişki ile suçlamak, Eşi hakkında dedikodu çıkarmak, Evi sık sık terk etmek, Çocuğun kendisinden olmadığı ile suçlamak, İktidarsızlıkla suçlamak, Kendi ailesinin eşine yaptığı müdahalelere sessiz kalması, Evin ihtiyaçlarını karşılamamak, Bazı geceler eve gelmemek, Eve devamlı geç saatlerde gelmek, Çocuklarına hakaret etmek, Ailesine hakaret etmek, Eşlerin karşılıklı birbirlerine hakaret etmeleri, Başkasını sevdiğini söylemek, Eşini sevmediğini söylemek, Zorla evlendirildiğini söylemek, Başkası ile evleneceğini söylemek, Eşinden sıkıldığını söylemek, Eşinden soğuduğunu söylemek, Eşini istemediğini söylemek, Eşine ısınamadığını söylemek, Baskıcı davranmak, Aşırı kıskançlık göstermek, Çocukları ile görüştürmemek, Ailesi ile görüştürmemek, Komşuları ile görüştürmemek, Eşinin ailesinin eve gelip gitmesini istememek, Eşini, çocuklarını ailesini tehdit etmek, Eşini, ailesinin, akrabalarının yanına bırakmak, Eşini eve almamak, Evin kilidini değiştirmek, Eşini veya ailesini evden kovmak, Eşini yurt dışına yanına götürmemek, Eşyalarını toplamak, Eşine baskı yapmak, Üvey çocuğa kötü davranmak, Eşini korkutmak, Eşine ve çocuklarına ilgisiz davranmak, Eşi doğum yaparken ilgilenmemek, Sebep olmaksızın intihara teşebbüs etmek, Eşinin veya çocuğunun hastalığı ile ilgilenmemek, Hasta olan eşin tedaviden kaçınması, Beden temizliği ile ilgilenmemek, Ev temizliği ile ilgilenmemek, Evliliğin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmemek, Bağımsız ev konut sağlamamak, Eşini devamlı başkalarıyla kıyaslamak, Doğan bebeğin kız olmaması ile suçlamak, Güven sarsıcı davranış ile suçlamak, Eşine hakaret etmek, Suç işleyerek hapse girmek, Evine icra getirmek, Kadının haklı bir sebebi olmaksızın temizlik yapamaması, Kumar oynamak, Gereksiz yere aşırı kıskançlık yapmak, Aşırı titiz olmak, Ailenin ekonomisini bozacak şekilde borçlanmak, Erkeğin haklı bir sebebi olmaksızın çalışmaması, Eşini, kendi anne ve babası ile birlikte oturmaya zorlamak, Eve haciz getirmek, Borçlarını ödeyememek, Ayrı yaşamak, Aşırı tasarruflu davranmak, Eve bakmamak, Evin geçimini sağlamamak, Eşlerin ailenin huzuru için birbirlerine yardımcı olmaması, Eşlerden birinin diğer eşin cebinden habersiz para alması, Eşini zorla çalıştırmak, Eşini çalıştırmamak, Eşinin işten çıkarılmasını sağlamak, Cinsel ilişki kuramamak, Cinsel ilişkiye yanaşmamak, Doğal olmayan yollardan cinsel ilişki kurmak, İstek dışı cinsel ilişki kurmak, Aşırı derecede cinsel ilişki kurmak, Eşlerin cinsel konuları hakkında açıklama yapmak, Cinsel yetersizliği açıklamak, Eşini satacağını açıklamak, Cinsel suçlamalarda bulunmak, Üvey kızını taciz etmek, Başkasıyla evlendiğini bildirmek, Başka karşı cinsiyle el ele görülmek, Evlilik öncesi başka bir kişi ile cinsel ilişkiye girdiğini açıklamak, Kendisine tecavüz edilmek istendiğini söylemek, İstenmeyen kişilerle arkadaşlık etmek, Eşinin ailesiyle görüşmesini engellemek amacıyla ev telefonuna şifre koydurtmak, Evlilik fotoğrafını yırtmak, Boşanma sebebi olacak sözlerin, fiillerin veya olayların cep telefonundaki kısa mesaj kayıtlarında yer alması, Kısa mesajla eşine hakaret etmek, Televizyona çıkarak aile sırlarını açıklamak, Boşanma sebebi olacak sözlerin, fiillerin veya olayların bilgisayardaki, Mesaj e-posta msn facebook kayıtlarında yer alması, Fotoğraflarda yer alan aykırı ve sıra dışı davranış ve görüntülerin bulunması, Boşanma sebebi olacak sözlerin, fiillerin veya olayların mektupta yer alması, Eşini, çocuklarını, ailesini dövmek, Eşlerin karşılıklı dövüşmesi, Araca zarar vermek, Ortak konutun elektriğini kesmek, Konuta zarar vermek, Eşinin ailesi ile kavga etmek, Uyuşturucu kullanmak, Aşırı içki kullanmak, Alkolik olmak, Eşlerden birinin çocuğuyla birlikte diğer eşi dövmesi, Eşlerden birinin ailesi ile birlikte diğer eşi dövmesi, Eşine beddua etmek, Düğün yapmamak, Eşlerden birinin eşinin dövülmesine seyirci kalması, Parklarda yabancı kişilerle vakit geçirmek, Düğünün acilen yapılması için baskı yapmak, Diğer eşin rızasına aykırı olarak zorla altınların alınması veya çocuğun götürülmesi, Hastalığı için doktora yerine üfürükçüye gitmek, Eşine ceza verilmesi amacıyla eşini resmi makamlara şikâyet etmek, Boşanma sebebi olacak sözlerin, fiillerin veya olayların eşlerden birinin günlüğünde yer alması, Başkasıyla yaşamak, Eski eşiyle görüşmek, Gittiği yeri izah edememek, Eşlerden birinin diğerini yaralaması, Eşlerden birinin diğerini bir şekilde yaralaması, Eşlerden birinin diğerini bir yere kilitlemesi, Evde bilinçli yangın çıkartmak, Bir eşin ev eşyasına zarar vermesi, İş yerine zarar vermek, İletişim araçlarıyla Güven sarsıcı davranışlarda bulunmak, Sevgilisini unutamadığını söylemek, Sadakatsizliğini açıklamak, Eve başkasını almak, İlişkisini anlatmak, Kumar oynamak, Muska ve üfürükçüye gitmek, Dini baskı yapmak, Namaz kılmak ile alay etmek, Çocukların bakımı ile ilgilenmemek, Eşler arasında sevgi ve saygının kalmaması, Aşırı savurgan olmak, Eşine beddua etmek, bela okumak.

İZMİR DEDEKTİFLİK HİZMETLERİ A.Ş. OLARAK HİZMET AMACIMIZ:

İnsanlar arasında evliliklerin olduğu gibi boşanmalarda yaşanmaktadır. Çok farklı bir şekilde başlayan evlilikler zamanla yıpranarak son bulmaktadır. İnsanlar boşanma süreçlerinde evliliklerinin başındaki anlayış, iyi niyet, saygı ve sevgi kavramlarını yitirerek bambaşka birer insan olmaktadırlar. Ne yazık ki insanlar üzerindeki büyük değişim çok geç fark edilmektedir. İnsanlar evliliklerini boşanma kararı alarak bitirmeye çalıştıkları dönemde ortaya birçok yanları çıkmaktadır. Bu durumda boşanma sürecinde insanların kırılıp üzülmesine neden olmaktadır. İnsanlar beraber yaşadıkları zaman içinde birçok acı, tatlı hatıraları olan çiftler mahkemelerde bir araya geldiklerinde  daha önce birbirlerinin yüzüne karşı söyleyemedikleri sözlerin ağırlığı ve yaşamış oldukları kızgınlıkları birbirlerine karşı hiç beklenmeyecek türden tepkiler ile göstermektedirler. Bu tepkiler sözlü olabileceği gibi aşağıda belirteceğimiz fiili davranışlar şeklinde de olabilmektedir. Fiili olarak gösterilebilecek tepkileri örneklendirecek olursak;

* Maddi olarak elde edilen birikimlerden daha fazla pay alabilmek adına mal paylaşımından önce bazı taşınır ve taşınmaz malların ve nakit paranın kaçırılması.

* Eş ve çocuklar için nafaka ya da tazminat ödemeye yanaşmamak.

* Varsa çocuklarının velayetini alabilmek için karşı tarafı eksik ya da kusurlu göstermeye çalışmak, hatta daha da ileri giderek karşı tarafı incitecek iftiralarda bulunmak

* Velayetini vermemek için çocukları kaçırma eylemi yoluna girmek gibi fiili davranışlara ne yazık ki rastlanabilmektedir.

Bu nedenlerle insanlar boşanma kararı aldıklarında ve boşanma süreçlerinin her aşamasında mutlak danışmanlık ve araştırma hizmeti almalıdırlar. Bu durum kendilerinin maddi ve manevi kayba uğramalarını önleyeceği gibi ruhani olarak ta psikolojik destek olarak insanların boşanma sürecini en az zararla atlatmalarına yardımcı olacaktır.

Biz İzmir Dedektiflik Hizmetleri A.Ş. olarak boşanma sürecinde olan müşterilerimizin her daim yanında yer alarak kendilerine hukuki yasalara uygun hizmet vermekteyiz. İzmir Dedektiflik Hizmetleri A.Ş. profesyonel kadrosu ve uzman hukuk danışmanları gözetiminde hizmet vererek müşterilerimizin çözüm ortağı olmaktayız.

Firmamız açılan boşanma davalarına sunulmak üzere eşlerin birbirlerini aldatmaları, mal kaçırmaları, eşlerin nafaka ve tazminat ödemesinden kaçınmaları, çocukların velayetini almaları ve mahkemeye konu olan boşanma davası ile ilgili konularda aile mahkemelerinde kullanılmak üzere yasalara uygun temin edilen Yargıtay kararları ile geçerliliği ispatlanmış delillerin toplanması ve eşlerin evlilik birlikteliği sona erdikten sonra mal kaçırmalarının tespiti ile ilgili çalışmaların yüksek gizlilik içerisinde yapılarak toplanan bilgi ve belgeleri müşterimize rapor halinde sunuyoruz.

Saygılarımızla İzmir Dedektiflik A.Ş.


Yorumlar

Yorum Yapabilirsiniz

Önemli Uyarı

izmirdedektiflik.com içeriğinde yayınlanan tüm makale, içerik ve bilgiler Özel dedektif Bilal KARTAL tarafından yazılmış olup, tüm telif hakları İzmir Dedektiflik Hizmetleri A.Ş ye aittir. Tüm yazı ve içerikler aidiyet tescili bakımından elektronik imzalı zaman damgası ile mühürlenmiştir. Sitemizdeki yazı ve içeriklerin yazılı izin alınmadan bir kısmı veya tamamı kopyalanarak başka web sitesi, yazılı ve görsel yayın organlarında yayınlanması durumda FSEK kapsamında işlem yapılarak her türlü yasal haklarımızı kullanarak 5846 Kanun numaralı FiKiR VE SANAT ESERLERİ KANUNU ile TÜRK CEZA KANUNU İLGİLİ MADDELERİ UYARINCA hukuki ve cezai yasal işlemler başlatılacaktır. Ayrıca tüm site içeriğinde bulunmakta olan makaleler ve bilgiler uluslararası DMCA fikir hakları sistemi ile korunmakta olup, web sitemizde yayınlanan makaleleri izinsiz olarak kısmen veya tamamen alıntı yapan değiştirerek yayınlayan tüm web sitelerini Google ve benzeri arama motorları sıralama listelerinden süresiz olarak kaldırmaktadır.

WHATSAPP
ile iletişime geç